Lütfen kullanıcı adınızı veya e-postanızı girin. Size şifrenizi nasıl sıfırlayacağınızla ilgili talimatları içeren bir e-posta göndereceğiz. Kullanıcı adınızı unuttuysanız, şifrenizi sıfırlamak için e-posta almadıysanız veya yardıma ihtiyacınız varsa destek ekibimize başvurun.
Veritabanımızdan doğru bir e-posta girdiyseniz, yanıt vereceğiz…
Bilgilerinizi yerel satış merkezinize göndererek yeni bir hesap isteyebilirsiniz. Onaylandıktan sonra size geçici bir şifre göndereceğiz.
Şu anda, kayıtlı kullanıcılar Kyocera Document Solutions Ortakları ve Çalışanları ile sınırlıdır. Yerel eski Extranet'inizin hala aşağıdaki düğme aracılığıyla aktif ve erişilebilir olduğunu lütfen unutmayın.
Günümüz dünyası öylesine hızlı ve hareketli ki, en köklü işletmeler bile kendilerini sektörel dengeleri altüst eden yeni teknolojileri ve dijital dönüşüm trendlerini takip etmekte zorlanırken bulabiliyorlar.
“Dijital” kavramı son yıllarda, tıpkı “inovasyon” kavramı gibi, işletmelerin başarmak için yoğun çaba harcadıkları ancak yine de tam anlamıyla ulaşamadıkları bir hedef haline geldi. Peki, işletmeler için “dijital” ne anlama geliyor? Terimin kendisi o kadar geniş kapsamlı ki, dijitalleşme söz konusu olduğunda işe nereden başlanacağını ya da bu dijitalleşmede başarının ne olduğunu anlamak son derece zor olabiliyor.
Dijital dönüşüm işletmeler açısından önemli hale geldikçe, bu kavramın etkileri istisnasız her sektörde ve hatta yaşam alanında görülmeye başlandı. Bu etkilerin kısa ya da uzun vadede önemsizleşmesi gibi bir durum söz konusu olmadığından, rekabet ortamında rakiplerinin gerisinde kalmak istemeyen işletmelerin konuya bir an önce dört elle sarılmaları gerekiyor.
Dijital dönüşüm için yeni çalışanlar istihdam etmek yalnızca bir başlangıç
Bugün pek çok şirket dijital dönüşüm yarışında öne geçebilmek için bu alanda çalışacak elemanlar istihdam etmeye yöneliyor. Yapılan son araştırmalar İngiltere’de her 10 şirketten 8’inin dijital dönüşüme yönelik eleman alımları gerçekleştirdiğini, CFO’ların üçte birinin aynı amaçla çalıştıkları işletmenin finans departmanında yeni pozisyonlar oluşturduklarını ve finans alanında çalışan yöneticilerin yarıdan fazlasının dijital dönüşümün gerçekleşmesine destek olacak geçici personel istihdam etmeyi planladıklarını ortaya koyuyor.
Söz konusu veriler heyecan verici olsa da bu istihdam dalgasının yalnızca bir başlangıç olduğunu söylemek zorundayız. Dijital dönüşüme önderlik edecek doğru yetenekleri bulmak ve işe almak işletmeler için büyük yeniliklerin kapısını açıyor, ancak asıl önemli olan teknolojiyle ilgilenen ve ilgilenmeyen diğer tüm elemanların da bu dönüşümün birer parçası haline gelmelerini ve onu benimsemelerini sağlamak.
Dijital dönüşümün başlangıcı temel olarak ürün (dışsal alan) ve süreç (içsel alan) olmak üzere iki alanda gerçekleşir.
Ürün tarafına bakıldığında, araştırma ve geliştirme departmanlarının şirketlerinin ürettiği ürün ya da hizmetlerin dijital çağa ayak uydurabilmesi için durmaksızın çalıştığını görmek mümkün. İster büyük bankalar, ister müzik, satış ya da üretim şirketleri, ister başka herhangi bir sektör söz konusu olsun; tüm köklü firmalar günümüzün eskiyi yıkma günü olduğunun ve yalnızca bu yıkımı korkusuzca gerçekleştirebilenlerin pazarda ayakta kalabileceğini biliyorlar. Mevcut şöhretlerine ve/veya pazar paylarına güvenerek dijital dönüşüme gerekli yatırımı yapmayanlar ise kısa bir süre sonra bu kararlarının olumsuz sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda kalacaklar.
Teknolojik devrim iş dünyasında yıkıcı bir etkiye neden olsa da aslında onu iyi değerlendirebilen firmalar için zengin fırsatlarla dolu bir süreç. Süreci en iyi yöneten ve adaptasyonunu hızlı ve etkili biçimde gerçekleştiren işletmeler ürün portföylerini dijital geleceğe uyum sağlayacak biçimde geliştirirken, diğerleri maalesef kaset çalarların makus kaderini paylaşacaklar.
Ürünler Değil, Deneyimler
Günümüzde ürünler işletmelerin temel odak noktası olmaktan giderek uzaklaşıyor. Modern çağın işletmeleri artık ürünlerden değil, müşteri deneyiminden ve sağladıkları hizmetlerden bahsediyorlar. Tekil satın almalar yerini müşterilerle kurulan uzun süreli ilişkilere ve devamlı iletişime bırakıyor, dijital bağlantılar ise her türlü fiziksel iletişimin önüne geçiyor.
Apple Music ve Spotify gibi abonelik sistemiyle çalışan servislerin sayesinde müzik endüstrisinde dijital satışların fiziksel satışları geride bırakması bu duruma verilebilecek en isabetli örneklerden biri. Bunun yanı sıra Nielsen’in Mart 2016 tarihli bir araştırmasına göre İngiltere’de insanların %70’i ücretsiz uydu kanallarını izlemek yerine aylık belli bir abonelik ücreti karşılığında özel televizyon servislerine (Netflix vb.) bağlanmayı tercih ediyorlar. Bunlar her ne kadar ilginç istatistikler olsa da, çeşitli müzik ve televizyon hizmet sağlayıcılarının kendilerini diğer işletmelerden ayırmak ve müşteri deneyimini zenginleştirmek adına attıkları dijital adımlar söz konusu oranlardan çok daha ilgi çekici.
Dijital Süreçler İş Yerlerini Değiştiriyor
Dijital dönüşümün işletmeler açısından en önemli yönlerinden biri elbette bu yeni teknolojilerin çalışma biçimlerimiz üzerinde yarattığı değişiklikler. Ancak iş süreçlerini dijitalleşmeye tam anlamıyla entegre edebilmek adına kat etmemiz gereken çok fazla yol var. İnternet üzerinden yapılan görüntülü iş mülakatlarının, hala pek çok teknik aksaklıkla kesintiye uğrayabiliyor olmalarına rağmen, giderek yaygınlaşması dijital teknolojilerin iş hayatında hem işletmeye, hem de çalışanlara ve eleman adaylarına büyük kolaylıklar sağladığına, ancak bu teknolojilerin getirilerinden faydalanabilmek için daha kapsamlı çalışmalar yapılması gerektiğine bir kanıt niteliğinde.
Teknoloji iş hayatına yeni ve daha pratik işe alım yöntemleri kazandırırken, işletmelerde yer alan ve doldurulmak istenen pozisyonları da hem isim, hem de nitelik açısından değişime uğratıyor. “Yapay zeka” ve “otomasyon” kısa süre önce yalnızca heyecan verici bilim kurgu filmlerine ait birer kavramken, bugün başlı başına gerçek birer iş pozisyonu olarak karşımıza çıkıyorlar. Yani robotik teknolojiler kimilerinin endişelerinin aksine insanların işlerini ellerinden almıyor, aksine yeni iş alanları doğuruyorlar.
Bugün insanlar ve robotlar arasındaki ilişkinin sakin bir çizgide ilerlediğini söylemek mümkün. IBM’in CEO’su Ginni Rometty gibi teknoloji sektörü liderleri; robotların gelecekte insanların yapmak istemediği manuel işleri üstleneceklerini, ancak süreçlerin yönetiminin her koşulda insanlarda olacağını öngörüyorlar. Bu konuda yapılan çeşitli araştırmalar ise yapay zeka ve otomasyon süreçlerinin işletmelerin kaderlerini olumlu yönde etkileyeceği sonucunu ortaya koyuyor.
2017 yazında yayınlanan bir ServiceNow araştırmasına göre yüksek ölçüde otomatikleşmiş işletmelerin 2018 yılında belirgin bir gelir artışı yaşamaları ihtimali diğer işletmelere göre %15 daha yüksek. Bu öngörünün en önemli dayanağı, manuel iş süreçlerini otomasyona bağlayan işletmelerin sahip oldukları insan kaynağını daha yaratıcı işlerde kullanabileceği gerçeği.
Otomasyon ayrıca giderek genişleyen, dolayısıyla daha etkin kapasite ve veri yönetimi sistemlerine ihtiyaç duyan iş ağlarının sağlıklı biçimde işlemesi adına da bir zorunluluk haline geliyor.
Otomasyonun yanı sıra yapay zekanın gelişiminin de işletmeler üzerinde son derece olumlu etkilere sahip olacağı düşünülüyor. Örneğin İngiliz hükümeti, İngiltere’nin 2035 yılında yalnızca yapay zeka sayesinde gelirlerini tam 654 milyon Euro artırabileceğini öngörüyor.
Dijital Gelecek
İşletmelerin dijital geleceğine umutla bakmamız için elimizde pek çok sebep var. Dijitalleşme ister temassız kredi kartları gibi küçük, ister tamamen otomatikleştirilmiş üretim süreçleri gibi büyük ölçekte olsun, verimliliği artırıcı ve yeni iş alanları yaratıcı niteliğiyle hem çalışanların, hem de müşterilerin hayat kalitelerini yükseltiyor. Yeni ürünler müşteriler için yeni ve eşine rastlanmamış deneyim fırsatları ortaya çıkarırken, gelişen iş süreçleri çalışma ortamlarını olumlu yönde değiştirip geliştiriyor.
Dijital dönüşümün beraberinde getirdiği karmaşayı anlamlandırabilmek ve kendi iş modellerine ve sektörlerine uyarlayabilmek şüphesiz işletmelerin bu süreçte karşılaşacakları en büyük zorluk. Ancak bu zorluğun doğru yetenekleri şirket bünyesine katarak, doğru teknolojilerden faydalanarak ve doğru bir strateji belirleyerek aşılması mümkün. Söz konusu sınavdan geçebilen işletmeleri ise son derece heyecan verici bir dijital gelecek bekliyor.
- Kyocera Document Solutions Europe Başkanı Takahiro Sato -
Kaynak: Digital in the Enterprise