Avrupa’daki fintech devriminin geleceği

7 Kasım'da Londra merkezli startup Revolut, banka olma niyetini açıkladı. Mobil uygulama, bir milyon kullanıcısının paralarını telefonlarından yönetmesine yardımcı oluyor ve Temmuz 2015'te piyasaya sürüldüğünden bu yana tüketicilere 135 milyon € ödeme ücreti tasarrufu sağladıklarını iddia ediyor. Ancak Revolut'un büyümesi etkileyici olsa da bu, küresel ekonomiyi tamamen elden geçirmesi beklenen gelişmekte olan bir endüstrinin sadece bir örneği. 

Finansal teknolojiler ya da “fintech” yatırımcıların hayal güçlerini yakalayan büyümekte olan bir sektör. Teknoloji sektöründeki inovasyon hızını finansal hizmetler sektörünün muazzam ölçeği ve likiditesi ile birleştirdiğinizde ne olur? Sadece 2017'nin ilk yarısında, risk sermayesi şirketleri, bunun cevabını bulma umuduyla 6,5 ​​milyar dolar yatırım yaptı. Ancak fintech’in potansiyelinden heyecan duyanlar sadece yatırımcılar değil. 

Tüm dünyada, hükümetler ve merkez bankaları, fintech'teki büyümenin, İngiltere'nin 1984'te finansal piyasaların deregülasyonunu takip eden “Big Bang” ile rekabet edebileceğini öngörüyor. Singapur'dan New York'a, düzenleyiciler ve yasa koyucular vergi teşvikleri, hızlandırma programları ve finansal hizmetler endüstrisini yıkmaya çalışan startup’lar için finansman fırsatları oluşturmak için çabalıyor. Avrupa'da, bir mevzuat özellikle fintech'in büyümesini desteklemede etkili olabilir. 

Açık bankacılık fırsatı

Sadece birkaç on yıl önce bankalarla etkileşimde olmanın tek yolu, şubelerinden birini fiziksel olarak ziyaret etmekti. Günümüzde, her yerdeki bankalar gittikçe karmaşıklaşan internet ve mobil bankacılık hizmetleri sunmak için operasyonlarını küçültüyor ve şubeleri kapatıyor. Bu trendi kabul eden AB, bankalar ve müşterileri arasındaki ilişkiyi kökten değiştirecek bir dizi reform başlattı.

Ödeme Hizmetleri Direktifi 2 (PSD2) Ocak 2018'de yürürlüğe girdi. Yeni mevzuat, tüm bankaların cari hesap bilgilerini uygulama programlama arayüzleri (API) aracılığıyla üçüncü taraflarla paylaşmasını gerektiriyor. Bu güvenli arayüzler, Google, Amazon ve Apple gibi şirketlerin kullanıcılarına, ödemelerin zamanı geldiğinde hatırlatan bildirim gönderme gibi yeni hizmetler sunması anlamına geliyor. Ancak bu mevzuattan yararlanacak olanlar sadece Silikon Vadisi teknoloji devleri değil. 

PSD2, finansal hizmetlerde yoğun rekabeti teşvik ederek bankacılık sektöründe hızlı yeniliğin kilidini açmayı amaçlıyor. Artık müşterilerin paralarını yönetebilmeleri için bankaların kendi uygulamalarını sunmalarına bel bağlamaları gerekmeyecek. Bunun yerine, müşteriler fintech sağlayıcılarına finansal kayıtlarına tam erişim izni verebilecek ve tüm online bankacılık işlemlerini Revolut gibi startup’larla yapabilecek. 

Bankalar dijital inovasyonu benimsemede yavaş kalıyor ve gelecek yıldan itibaren rekabet edecek yeni oyuncularla çevrili olduklarını görecekler. Avrupa'da bu, mevcut finansal hizmet sağlayıcılarının müşterilerine değer katmanın yeni yollarını bulmaları ve modernleştirmeleri gerektiği anlamına geliyor, aksi takdirde geride kalma riskleri var. Ancak İngiltere'de yarış zaten kaybedilmiş olabilir. 

Bir finansal sermayenin kaybı

Avrupa bankacılık hizmetlerini açarken ve fintech'in büyümesini hızlandırmaya çalışırken, rekabete ayak uydurmak için zorlu bir savaşın içinde. Fintech'e yapılan yatırımın büyük çoğunluğunun gerçekleştiği Çin'de, pazar zaten 100 milyar dolardan fazla değere sahip. Buna karşılık, ABD pazarı 36 milyar dolar ve AB pazarı sadece 6 milyar dolar ve yavaş büyüyor. 

İngiltere'nin AB'den ayrılma kararı, Avrupa'nın fintech endüstrisinin büyümesini tehlikeye attı ve uzun vadeli hasara neden olabilir. Brüksel merkezli düşünce kuruluşu Bruegel'e göre, şu anda, AB fintech pazarının yüzde 80'inden fazlası İngiltere merkezli ve işleri ticaret bloğunun diğer yerlerinden daha hızlı büyüyor. Brexit süreci  tamamlandığında, bu fintech şirketlerinin kaç tanesinin Avrupa'daki diğer şehirlere taşınacağı ve endüstrideki inovasyon oranı üzerinde ne gibi bir etkisi olacağı belirsiz. 

Brexit'in getireceği önemli bir değişiklik, pasaport haklarının kaybedilmesi. Zaten JP Morgan ve Goldman Sachs gibi fon yöneticileri ve bankalar, çalışanlarının Frankfurt, Amsterdam ve Dublin'e taşınması sürecine başlattı. Londra'dan göçten yararlanmaya hazır görünen bir başka şehir de Paris. 

20 Kasım'da Avrupa Bankacılık Kurumu'nun (EBA) Londra'dan taşınacağı ve Fransız başkentinde kurulacağı açıklandı. Finansal hizmetler ciddi şekilde düzenlenmiş sektörlerden biri olduğundan, yenilikçi startup’ların kuralları belirleyen yetkililere yakın olmaya çalışması doğaldır. Dünyanın dört bir yanındaki düzenleyiciler, fintech şirketlerinin deney yapması için özel sanal ortamlar kuruyorlar ve EBA'nın taşınması Paris'i bu alanda uzman olmaya itebilir.

Küresel finansın geleceği

İlk abaküsten bu yana finansal hizmetler endüstrisi her zaman bağlı olduğu teknoloji ile şekillenmiştir. Ancak hesap makineleri bilgisayarlarla yer değiştirirken, faks makineleri akıllı telefonlar için değiştirilirken, inovasyon hızlanıyor ve şirketlerin parayı ele alma yolları için yeni fırsatlar yaratıyor. 

Küresel finansal krizden bu yana, teknolojik ilerlemenin bu aşamalı yürüyüşü depar haline geldi ve şimdi finansın geleceğini şekillendirecek teknolojileri bulmak için yarış başladı. Eğer fintech gerçekten gelecekse, Avrupa'nın geleceği yakalaması için yapması gereken çok şey olduğu açık. 

İngiltere'de, Revolut zaten Avrupa Bankacılık Pasaportu için başvuru sürecine başladı ve kısmen AB içinde bir yere taşınması gerekebilir. Brexit ufukta görünüyorken, Avrupa’nın finansal hizmetlerini giderek daha rekabetçi bir küresel pazarın en üstünde tutmak için yeni teknolojiler çok önemli olabilir.